Ankara’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
Ancak bölgede yapılan araştırmalar, kentin Paleolitik Çağ’dan
itibaren yerleşme alanı olduğunu göstermektedir.
Kızılcahamam
yöresinde yapılan araştırmalarda; Paleolitik Çağ’a ait
buluntulara rastlanmış olup, Eti Yokuşu, Ahlatlıbel, Karaoğlan
ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya
çıkarılmıştır.
Hitit
eserlerinde sık sık rastlanan Ankuva, muhtemelen bugünkü Ankara
kentinin bulunduğu yerdir. Mürtet Ovası yakınındaki Bitik’te
Hitit yerleşmesi ve Haymana ilçesi yakınlarındaki Gâvurkale’de
Hitit dönemine ait önemli bir kutsal yerleşim bulunmaktadır.
Ankara’nın kent
olarak ilk kuruluşu Phyrigia dönemindedir. Phyrigia’nın başkenti
Gordion bugünkü Ankara sınırları içinde kalmaktadır ve İç
Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir. Efsanelere
göre Ankara’yı da büyük Phyrigia Kralı Midas kurmuştur.
Phyrigialılar buraya gemi çapası anlamına gelen “Ankyra” adını
vermişlerdir. Yörede bulunan tümülüsler, özellikle M.Ö. 750-500
yılları arasında Ankara yöresinde Phyrigia yerleşmesinin önemini
göstermektedir.
Phyrigia
Devleti’nin yıkılmasından sonra Lydialıların ve daha sonra
Perslerin hâkimiyetine geçen kentin Pers Kralı I. Dareios
döneminde (M.Ö. 522-486) yapılmış olan ünlü kral yolu üzerinde
küçük bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. Aradan iki asır
geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine
son vermiştir.
M.Ö. 278-277
yılında Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatların bir kolu olan
Tektosagların Ankara’yı başkent yaptıkları bilinmektedir. Ankara
Kalesi’nde görülen ilk yapı bu devirden kalmadır.
Roma İmparatoru
Augustus M.Ö. 25 yılında kenti Galatlardan alarak bu bölgeyi
Roma’nın bir eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlamış ve
Ankara’yı Galatia’nın başkenti yapmıştır. 1. ve 2. yüzyıllarda
Ankara, Anadolu’da Roma yol ağının çok önemli bir kavşağı
niteliğini kazanmış, yönetimsel ve askeri işlevleri gelişmiş bir
kenttir. Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ile 3. yüzyılda
Ankara önemini kaybetmiştir. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun
eline geçen kent 334-1073 yılları arasında Bizans
İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır.
1071 yılında
Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt’te Bizans ordusunu
yenmesinden sonra 1073 yılında Ankara Türklerin eline geçmiştir.
Bu tarihten başlayarak Osmanlılar tarafından Anadolu’nun siyasal
birliğinin kurulmasına kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri,
Bizans ve Moğol egemenliği altında değişik dönemler geçirmiştir.
1300’lü yıllardan başlayarak Ahi merkezlerinden biri olarak
ticari işlevlere sahip olan Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun
yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam
etmiştir. Ankara’daki Ahi örgütü, kervanların ve ordunun deri ve
demirden yapılmış malzeme gereksinimini karşılıyor ve aynı
zamanda İç Anadolu’da geniş bir bölgede üretilen tiftik
Ankara’da işleniyordu. 19. yüzyıla kadar önemini koruyan Ankara,
daha sonra önemini yitirmeye başlamış, kentin 1892 yılında bir
demiryolu ile İstanbul’a bağlanması da bu durgunluğu
çözememiştir. 20. yüzyılın başında yaşanan savaşlar, Osmanlı
İmparatorluğu’nun yıkılışı ve 1917 yangınının da etkisi ile daha
da gerileyen kent, Kurtuluş Savaşı sırasında yeniden önem
kazanmaya başlamıştır.
Kurtuluş
Savaşımızın idare edildiği bir merkez olarak, adı milli
mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara 13 Ekim 1923’te
başkent olmuştur.